Taksirle yaralama ne demek konuşulur tokmak ve kelepçe bulunan masanın etrafında.

Taksirle yaralama ve Ceza hukuku, hukuki işlemlerdir ve suçlarla ilgili işlemlerle ilgili kullanılırlar. İlk olarak onu iki terminali ayrı ayrı tanımlayalım ve sonra aralarındakileri açıklayalım:

Taksirle Yaralama Ne demek?

Taksirle yaralama, bir kişinin dikkatsizliği, tedbirsizlik veya ihmalkarlık nedeniyle başkasına zarar verebileceğini ifade eder. Bu tür bir yaralamada kişinin kasten zarar verme niyeti taşımaz, ancak öngörülebilir bir tehlikenin bilinmesine rağmen gerekli önlemleri almaz veya dikkatsiz davranır. Örneğin, bir kişi araç kullanırken dikkatsizce hareket ederek başka bir kişi yaralanırsa, bu taksirle yaralama olarak kabul edilebilir.

Ceza Hukuku

Ceza hukuku, suç işleyen kişilerin cezaları ve tasarruflarını korumayı amaçlayan hukuki bir disiplindir. Ceza hukuku, suçların yaşanması, suçlu bulunanların cezalandırılması, ceza türlerinin belirlenmesi ve ceza cezalarının ödenmesine ilişkin kurallar yer alır.

Taksirle Yaralama ve Ceza Hukuku Arasındaki Bağlantı Nasıldır?

  • Taksirle yaralama, ceza hukukunun bir parçasıdır. Yani, bir kişinin taksirle yaralama suçu işlediğinde, cezai hukuk bu suç uygulamaları ve yaptırımlarını belirler.
  • Ceza hukuku, suçları genel olarak kasten işlenen suçlar ve taksirle işlenen suçlar olarak iki temel kategoriye ayırma. Kasten işlenen suçlar, kişinin gösterdiği ve isteyerek suçu işlemesiyle ilgilidir. Taksirle işlenen suçlar ise kişinin dikkatsizliği veya ihmalkarlık sonucu suçu işlemesiyle ilgilidir. Taksirle yaralama, bu ikinci kategoriye giriyor.
  • Ceza borcun amacı, masraflardan korunmak ve suçluları cezalandırmaktır. Taksirle yaralama suçu da bu amaç doğrultusunda işlenen bir suç olarak ceza hukuku tarafından genişletilmektedir.

Sonuç olarak, taksirle yaralama, ceza hukukunun bir alt dalıdır ve taksirle yaralama suçu işleyen kişilerin ceza hukuku kapsamında cezalandırılması mümkündür. Ceza hukuku, suçları ve suçluları düzenleyen genel bir hukuk dalıdır, taksirle yaralama ise bu genel hukuk bir özel suç türüdür.

Ceza Hukukunda Faaliyet Alanlarımız

  • Ağır ceza mahkemesinin görevli olduğu ceza davaları,
  • Asliye ceza mahkemesinin görevli olduğu ceza davaları,
  • Bilişim suçlarına ilişkin ceza davaları,
  • Yakalama, el koyma, arama ve gözaltı gibi koruma tedbirlerine itiraz,
  • Tutuklamaya itiraz başvurusu,
  • Soruşturma ve kovuşturma aşamalarında şüpheli veya sanık müdafiiliği,
  • Ceza davasının tüm aşamalarında tahliye taleplerinin mahkemeye sunulması,
  • Ceza davasında mağdur veya müşteki vekilliği,
  • İstinaf, temyiz ve kararın düzeltilmesi başvuruları,
  • İnfaz hukuku ve cezaevi uygulamalarından kaynaklanan sorunlara dair başvurular.

Ankara hukuk bürosu olarak bir ceza davasının tüm aşamalarını titizlikle ve uzman kadromuzla takip etmekteyiz. Ayrı bir birim olarak çalışan Ankara ceza avukatı birimimiz savcılık aşamaları, Ağır Ceza mahkemeleri, Asliye Ceza mahkemeleri, Sulh Ceza mahkemelerinde gerek dilekçeler gerekse duruşma tecrübesine sahip, sadece bu alanda çalışan profesyonel kadromuz ile dikkat çekici bir başarı anlayışımız bulunmaktadır.

Titizlikle takip ettiğimiz dava dosyaların da yerel mahkeme sürecinde birçok almış olduğumuz emsal karar arşivimiz bulunmaktadır. Bu arşiv kaydımız ise sadece yerel mahkemeler ile değil İstinaf ve Yargıtay gibi üst dereceli mahkemeler içinde ayrıca geçerli olmaktadır. Birçok lehe bozma kararlarımız tamamen profesyonel ekibimiz çalışma şeklinden kaynaklanmaktadır.

Tüm ceza davalarına, ceza ekibimizin bakmasının yanında özellikle profesyonellik ve uzmanlık isteyen: Cinsel taciz, Hakaret, Dolandırıcılık, Kasten/taksirle Adam Öldürme, Yaralama ve özellikle ayrı bir titizlik gerektiren örgüt dosyaları ile ilgili dosya çoğunluğumuz ve bilgi birikimimiz piyasaya göre üst segmenttedir.

Taksirle yaralama ne demek sorusuna cevap aranır ellerinde kalem ve kağıt olan kadın ve erkek tarafından.

Taksirle Yaralama Cezası

TCK Suç İşlemek Amacı İle Örgüt Kurma Md.220

(1) Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde, dört yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, örgütün varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması gerekir.

(2) Suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olanlar, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Örgütün silahlı olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza dörtte birinden yarısına kadar artırılır.

(4) Örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmolunur.

(5) Örgüt yöneticileri, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır.

(6) (Değişik: 2/7/2012 – 6352/85 md.) Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılır. Örgüte üye olmak suçundan dolayı verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir. (Ek cümle: 11/4/2013-6459/11 md.) Bu fıkra hükmü sadece silahlı örgütler hakkında uygulanır.

(7) (Değişik: 2/7/2012 – 6352/85 md.) Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır. Örgüt üyeliğinden dolayı verilecek ceza, yapılan yardımın niteliğine göre üçte birine kadar indirilebilir.

(8) Örgütün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Uzun yıllardır süren ve son 7-8 senedir artan FETÖ/PDY davaları örgüt yapılanması ile ilgili dosyalardaki birçok çalışmalarımız bulunmaktadır. Bu çalışmalarımızın takibini ise dava seyri ve süreç hakkında deneyimli kadromuz sağlamaktadır.

Ankara hukuk bürosu olarak bahsi geçen deneyimli kadromuz ise ceza davaları için çok önemli olan ancak FETÖ/PDY ve benzer örgüt dosyalarının mihenk taşı olan gündem takibi sağlanmaktadır.

Bu gündem takibi ise; aktif süreç takibi, güncel bilgi belge ve emsal kararlardan haberdar olmamızdan kaynaklı olarak sağlıklı ve başarı bir süreç yürütmemizi sağlamaktadır.  Tüm yapılanma ile ilgili dosyalarda birlikte son dönem “yeniden yapılanma” ve “finansörlük” “fon sağlama” gibi konularda da çalışmaktayız.

Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi

2022/… E,

2023/… K C. Savcılığı

Esas No: 2022/….

Sanık hakkında silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan kamu davası açıldığı, yardım fiilinin 5237 sayılı TCK’nın 220/7. maddesinde düzenlendiği, bu madde de, örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin cezalandırılacağının belirtildiği, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 20/12/2017 tarih 2017/1862 esas 2017/5796 karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere bu kapsamda yardım fiilinin oluşabilmesi için failin örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmaması, yardımda bulunduğu örgütün TCK 314. Madde kapsamında silahlı terör örgütü olduğunu bilmesi, yapılan yardımın örgütün amacına hizmet eder nitelikte bulunması, yardım ettiği kişinin örgüt yöneticisi ya da üyesi olması gerektiği, yardımın örgütün istifadesine sunulmuş olması ve üzerinde tasarruf imkanının bulunmasının suçun tamamlanması için yeterli olacağı, örgütün hareketlerini kolaylaştıran ve yaşantısını sürdürmeye yönelik eylemlerin yardım olarak değerlendirileceği, yardım fiilinin başlı başına suç olmasının gerekmediği, yardım fiilinin bir kez de olabileceği, yine

Yargıtay 16. Ceza Dairesinin

2015/3 esas 2017/3 karar( Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26/09/2017 tarih 2017/956 esas 2017/370 karar sayılı ilamıyla da kesinleşen), 2017/1443 esas 2017/4758 karar, 2017/1779 esas 2017/4841 karar, 2016/7162 esas 2017/4786 karar sayılı içtihatlarıyla

FETÖ/PDY nin silahlı terör örgütü olduğunun da tespit edildiği, sanığın örgüte müzahir Bank Asya isimli bankada hesabının bulunduğu, , sanığın ilk kez 07.07.2006 tarihinde bu bankada hesap açtığı ve hesabını 2008 yılından itibaren aktif olarak kullandığı, sanığın esnaf olduğu ve sürekli ticari faaliyetlerde bulunduğu bu durumunun SGK kayıtları, Bank Asya hesap bilgisi ve Masak raporu ile de anlaşıldığı,  17-25 Aralık 2013 sürecinden sonra örgütle iltisaklı Bank Asya isimli bankanın ekonomik krize girdiği, örgüt mensuplarının bankayı kurtarmak maksadıyla evini, arabasını satmak yahut başka bankalardan kredi çekerek Bank Asya’ ya yatırmak suretiyle bankayı içinde bulunduğu durumdan kurtarma çabasına girdikleri, 2014 yılı Ocak ayında medyada yayımlanan ve adı geçen örgüt elebaşısı Fethullah Gülen’ in “Bank Asya’ ya para yatırın” talimatı olarak değerlendirilen çağrısından sonra bu bankaya olağan bankacılık faaliyeti ile bağdaşmayacak şekilde mevduat yönlendirmesinin olduğu, sadece 01/12/2013-30/06/2014 arasında Asya Katılım Bankası nezdinde 334.123 yeni hesabın açıldığı, hesap açılışlarının 06/01/2014 tarihinden itibaren artış gösterdiği, en fazla hesap açılışının 30/01/2014’ te olduğunun belirlendiği, bu çerçevede sanığın örgüt ele başısının talimatına istinaden adı geçen Bank Asya isimli bankayı içinde bulunduğu durumdan kurtarmak maksadı ile hareket edip etmediği ve bu yönde bankacılık işlemleri yapıp yapmadığının tesbiti noktasında, her ne kadar esnaf olan ve ticari ilişkilerde bulunan  sanık hakkında  örgüt talimatı ile Bank Asya’ya para yatırdığı iddiası ile kamu davası açılmış ise de sanığın Bank Asya hesap hareketlerinin incelenmesinde  sanığın ilk kez 07.07.2006 tarihinde bu bankada hesap açtığı ve hesabını 2008 yılından itibaren aktif olarak kullandığı, sanığın Bank Asya da örgüt talimat tarihinden önce de; 15.02.2012 tarihinde  57.201,12-TL lik katılım hesabı, 15.02.2012 tarihinde   896-USD (Amerikan doları) lık katılım hesabı, 15.02.2012 tarihinde      496-EURO luk katılım hesabı, 06.03.2012 tarihinde    5.847,21-TL lik katılım hesabı, 24.04.2012 tarihinde  44.054,42-TL lik katılım hesabı, 30.05.2012 tarihinde 8.998,44-TL lik katılım hesabı, 25.06.2013 tarihinde 205.552,70-TL   lik katılım hesabı açmış olduğunun anlaşıldığı,  bu şekilde sanığın talimat tarihlerinden çok önce ticari faaliyetleri kapsamında   daha yüksek bakiyeli  katılım hesapları da açmış olduğu, sanığın daha önce de Bank Asya’da katılım hesapları açma gibi  bankacılık alışkanlığının bulunması nedeniyle talimat tarihinden sonra açtığı katılım hesaplarının bankacılık alışkanlığı veya örgütsel saikle yapılıp yapılmadığının tespitinin mümkün olmaması nedeniyle bu hususun sanık lehine değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla; sanığın silahlı terör örgütü FETÖ/PDY’nin talimatına uyarak terör örgütüne yardım amacı ile para yatırdığına dair cezalandırılmasına yeter her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden sanığın CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraatine, dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

Hüküm:

Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Her ne kadar sanık hakkında  Bank Asya’da örgüt talimatı ile katılım hesapları açarak bakiyesinde artış sağladığı iddiası ile silahlı terör örgütüne  yardım etme suçundan kamu davası açılmış ise de;   Sanığın Bank Asya Hesap Hareketleri incelendiğinde sanığın ilk kez 07.07.2006 tarihinde bu bankada hesap açtığı ve hesabını 2008 yılından itibaren aktif olarak kullandığı, sanığın Bank Asya da örgüt talimat tarihinden önce de; katılım hesabı açmış olduğunun anlaşıldığı,  bu şekilde sanığın talimat tarihinden önceki tarihlerde daha yüksek bakiyeli  katılım hesapları da açmış olduğu, sanığın daha önce de Bank Asya’da katılım hesapları açma gibi  bankacılık alışkanlığının bulunması nedeniyle talimat tarihinden sonra açtığı katılım hesaplarının bankacılık alışkanlığı veya örgütsel saikle yapılıp yapılmadığının tespitinin mümkün olmaması nedeniyle bu hususun sanık lehine değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla;

sanığın silahlı terör örgütü FETÖ/PDY’nin talimatına uyarak terör örgütüne yardım amacı ile para yatırdığına dair cezalandırılmasına yeter her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden sanığın CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince BERAATİNE,

Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesi

2022/…E.,

2023/… K.,

24.01.2023 Karar Tarihli Dosya da:

Yargıtay’ın süreklilik gösteren birçok kararında da vurgulandığı üzere, örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hâkim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.

Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin “suç işlemek amacı” olması aranır. (Toroslu özel kısım sayfa 263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt sayfa 28, Özgenç Genel Hükümler sayfa 280)

Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir. (Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, sayfa 383 vd.)

Amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” şeklinde, Latincede ise “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi halinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkân vermemeli, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.

Bu açıklamalar ışığında tüm dosya kapsamında toplanan deliller ve alınan beyanların incelenmesi neticesinde; her ne kadar sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün kriptolu ve şifreli gizli haberleşme aracı olan ByLock iletişim programını kullanarak iletişimde örgütsel gizliliğe riayet ederek örgütle organik bağ kurduğu, bağını çeşitli şekillerde sürekli ve yoğun olarak devam ettirdiği, Fetullah Gülen’in lideri olduğu Fetullahçı Silahlı Terör Örgütünün (FETÖ/PDY) yapı ve niteliğinden haberdar olmasına karşın, örgütün hiyerarşik yapısı içerisine dahil olmak ve örgütle organik bağ kurmak suretiyle; üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediğinden bahisle cezalandırılması talep edilmiş ise de, mahkememizce yapılan araştırmalar ve dosya içerisine temin edilen adı geçenlerin soruşturma ve kovuşturma evrakları, sanığın savunması ve tanık beyanları bir bütün olarak incelendiğinde,

Sanığın Bylock indirmediğine ve kullanmadığına dair savunmalarını doğrulayan sanığın eşi olan tanık ……’in anlatımları ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 25/05/2022 tarihli yazı cevabı ekindeki Bylock tespit ve değerlendirme tutanağından sanığa ait …… ID numaralı “……..” kullanıcı adlı şifresi “……” olan Bylock hesabında sadece eşi olan …….in ekli olduğunun ve ‘…….’ içerikli bir mesaj gönderildiğinin tespit edilmesi karşısında,

Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin

2019/11650 Esas ve 2020/3039 karar sayılı ilamında

”Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen dairemizin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 esas, 2017/3 karar sayılı kararında, “Bylock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle; örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak teknik  verilerle  tespiti halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağının kabul edildiği dikkate alınarak, somut dosyada sanık Sevim’in kullandığını kabul ettiği 168979 ID numaralı Bylock’ta sadece diğer sanık Özcan’ın ekli olması ve yazışma içeriklerinin örgütsel nitelikte olmadığının anlaşılmasına rağmen hatalı değerlendirmeyle sanığın, örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının kabul edilerek yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,” şeklinde belirtildiği üzere, sanığın adına oluşturulan Bylock hesabındaki yazışma içeriklerinin örgütsel nitelikte olmadığı, sanık …… yönünden münhasıran eşi ile haberleşme için ByLock hesabının oluşturulduğunun mahkememizce kabul edildiği, zira sanığın eşi dışında başkaca örgütsel iletişim kurduğu herhangi bir şahsın tespit ve değerlendirme tutanağında yer almadığı,

Nitekim Anayasa Mahkemesi’nin 2019/10514 başvuru numaralı 28/12/2022 tarihli Esra Saraç Arslan kararında belirtildiği üzere, Yargıtay, ByLock programını indirmeyi değil örgütsel amaçla kullanmayı suç delili olarak kabul etmiş; Anayasa Mahkemesi de anayasal bakımdan yapılan inceleme çerçevesinde bu kabul yönünden herhangi bir sorun görmemiştir, bu hali ile sanığın örgüt talimatı ile bu ağa dahil olduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullandığının sabit olmadığı, sanığın örgüt ile irtibatlı ya da iltisaklı olduğuna dair delil bulunmadığı gibi sanığa isnat edilen suçtan mahkumiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil mevcut olmadığı anlaşılmakla “şüpheden sanık yararlanır” evrensel hukuk ilkesi de dikkate alınarak,  yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca sanığın beraatine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: İzah edilen nedenlerle; Her ne kadar sanık …… hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmış ise de, isnat edilen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince BERAATİNE,

Taksirle Yaralama TCK Md.89

Türk Ceza Kanunu 89/1 gereği, taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Taksirle yaralama suçu basit hali cezası 3 aydan 1 yıla kadardır.

Taksirle yaralama ne demek konuşulur elinde kalem olan adamın olduğu yerde.

Taksirle Yaralama Suçu Nitelikli Hallerinin Cezası

TCK md. 89/2 gereği taksirle yaralama fiili, mağdurun;

  1. Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
  2. Vücudunda kemik kırılmasına,
  3. Konuşmasında sürekli zorluğa,
  4. Yüzünde sabit ize,
  5. Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
  6. Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına,

neden olmuşsa suçun basit şeklinin işlenmesi halinde verilen ceza yarısı oranında artırılır. Yani sanığa, 4,5 aydan 1,5 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası verilir.

TCK md. 89/3 gereği taksirle yaralama fiili, mağdurun;

  1. İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
  2. Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
  3. Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
  4. Yüzünün sürekli değişikliğine,
  5. Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine,

neden olmuşsa, suçun basit şeklinin işlenmesi halinde verilen ceza bir kat artırılır. Yani, sanığa 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası verilir.

Taksirle işlenen fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu halde faile adli para cezası verilmesi öngörülmemiştir.

Trafik kazaları sonucu taksirle yaralama suçunun oluştuğu durumlarda verilen cezanın yanında ek olarak ehliyetinin geri alınması gibi bir yaptırım da uygulanabilir. Böyle bir durumda failin ehliyeti YTCK’nın 53. Maddesine göre en az 3 ay en fazla 3 yıl süre ile sürücü belgesi alınabilir

Taksirle Yaralama Suçunun İndirim Halleri

TCK’da taksirle yaralama suçuna özgü bir indirim hali düzenlenmemiştir. Ancak bazı hukuka uygunluk nedenlerinin varlığı halinde cezasızlığa hükmolunabilir ya da cezada indirime gidilebilmektedir.  Failin kusurluluğunu etkileyen haller aşağıdaki gibidir:

  • Hukuka aykırı fakat bağlayıcı bir emrin yerine getirilmesi
  • Zorunluluk hali
  • Meşru savunmada sınırın heyecan, korku ve telaş nedeniyle aşılması
  • Cebir ve tehdit dolayısıyla kişinin irade yeteneğinin etkilenmesi
  • Haksız tahrik
  • Yaş küçüklüğü, sağır ve dilsizlik
  • Akıl hastalığı
  • Geçici nedenler, alkol ve uyuşturucu madde etkisinde olma

Suçun Özel Görünüşleri

Teşebbüs

TCK 35. Maddesi teşebbüsü kişinin işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaması hali olarak düzenlemiştir. Suça teşebbüste fail suçu tamamlamak amacıyla hareket etmesine rağmen, elinde olmayan nedenlerden dolayı bunu gerçekleştirememektedir. Bu durumda ise kişiye tamamlanmış suça oranla daha az bir ceza verilmektedir.  Madde metninden de anlaşılacağı üzere teşebbüs kasıtlı suçlarda mümkünken, taksirle işlenen suçlarda teşebbüs mümkün değildir.  Bu nedenle taksirle yaralama suçunda teşebbüs mümkün değildir.

İştirak

TCK 37. Madde gereği iştirak, bir suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla kişi tarafından fikir ve eylem birliği içinde birlikte suç işlenmesindir. Yine madde metninden de anlaşılacağı üzere iştirak kurumunun oluşması için ortada bir suç işleme kararı ve fikir ve eylem birliği olması gerekmektedir ki bu da taksir kurumunun doğasına aykırıdır. Dolayısıyla taksirle işlenen suçlarda bir suç işleme kararı ya da fikri; kastı olmadığı için iştirak hali de mümkün değildir. Taksirle yaralama suçunda her bir fail kendi kusurundan ayrı ayrı sorumlu olacaktır.

İçtimai

Suçların içtimai, bir kişinin birden fazla ceza kanunu hükmünü ihlal etmesi ve bu sebepten de birden fazla suçtan sorumluluk doğması halinde oluşmaktadır. Suçların içtimai kurumu ceza sorumluluğunun sınırlarını daraltıcı niteliktedir. İçtimai hükümlerine göre kişinin bir veya birden çok fiille, ceza kanununun aynı hükmünü veya farklı hükümlerini bir veya birden çok ihlal etmesi, dolayısı ile failin birden çok suçtan değil tek bir suça göre cezalandırılmasıdır. TCK’nın 44. Maddesi fikri içtimai ise söyle anlatmaktadır:” İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşumuna sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.” Taksirli suçlarla, kasıtlı suçların fikri içtimalarının mümkün olduğu, doktrinde İçel tarafından ve Yargıtay içtihatlarında kabul edilmektedir. Dolayısıyla yaralama gibi neticeli suçlarda fikri içtimai hükümleri uygulanabilecektir.  Nitekim Yargıtay 2. Ceza Dairesi 27.05.1998, 4684 / 6951 numaralı kararında:

“Taksirli fiillerde failin hareketi icrai veya ihmali olabileceği, taksirli suçun birden fazla fail veya birden fazla hareketle meydana getirilebileceği, faillerin ve her birinin hareketlerinin sonucunda istenmeyen neticenin meydana gelmesi halinde iştirak halinin değil, taksirli hareketlerin bir araya gelmesinden yani nedenlerin içtimaından söz edilebileceği, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 1970 ve 1976 tarihli ve taksirli suçlara daha önce bakan 4. ve 9. Ceza Dairelerinin muhtelif kararlarında belirtilmiş ve taksirli suçlara iştirakin değil, birlikte işlemenin söz konusu olabileceği ve nedenlerin içtimaının neticeyi meydana getirdiği, bu hallerde her birinin hareketlerinden sorumlu olacakları……” şeklinde belirtilmiştir.

Taksirle yaralama ne demek sorusuna cevap aranır masada ki kitabın içinde.

Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına Kararı

Adli Para Cezası

Yargılamayı gerçekleştiren mahkeme tarafından, hükümlünün bir miktar parayı devlet hazinesine ödemesine karar verilmesidir. Taksirle yaralama nedeniyle ceza mahkemesi tarafından verilen cezanın Adli Para Cezası olabileceği düzenlenmiştir. Ancak hapis cezası verildiği durumlarda bu ceza Adli Para Cezasına çevrilmez.

Erteleme kararı

Mahkemece yargılanan kişinin suçlu olduğu tespit edilmiş ve kişi hakkında hapis cezası hükmedilmiştir. Ancak, mahkeme tarafından kişiye verilen hapis cezasının, cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesi halinde erteleme kararı verilmiş olacaktır. Taksirle yaralama suçuna ilişkin, hükmedilen cezanın 2 yıl veya daha az olması halinde ve erteleme kurumuna ait diğer şartların sağlanması halinde erteleme kararının verilmesi mümkün olacaktır.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi boyunca kasıtlı bir suç işlenmez ve yükümlülüklere uygun davranılırsa ceza kararının ortadan kaldırılması ve davanın düşmesine yol açan bir cezanın bireyselleştirilmesi kurumudur. Taksirle yaralama suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası miktarının 2 yıl veya daha az olması halinde suçu işleyen hakkında hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararı verilebilir.

Taksirle Yaralama Suçu Soruşturma ve Kovuşturma Aşaması

Taksirle Yaralama Suçunda Soruşturma Aşaması

Bilinçli taksir hali hariç taksirle yaralama suçu şikâyete tabi bir suç olduğundan dolayı şikâyet üzerine savcılık araştırma başlatacaktır. Bu araştırmada işlendiği iddia edilen suça dair deliler toplanmaya çalışılacaktır. Eğer savcı, yeterli delilin var olduğuna kanaat getirirse iddianame düzenleyecektir. Aksi halde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verecektir; halk arasında bu karara takipsizlik kararı da denmektedir. Savcının iddianame düzenleyebilmesi için, suçun işlendiği yönünde yeterli şüphe söz konusu olmalıdır. Böyle bir yeterli şüphe şartının şart koşulmasının nedeni, yargının iş yükünün gereksiz davalarla artırılmaması ve insanların gereksiz yere yargılanmamasıdır. Bir kez daha belirtmek gerekir ki, TCK 89/5’e göre taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz.

Taksirle Yaralama Suçunda Kovuşturma Aşaması

Kovuşturma aşamasında; suç üzerine soruşturma aşaması tamamlanmış artık bir ceza mahkemesinde dava açılmış demektir. Kovuşturma aşamasında; yargılama makamı, savcılık makamı, savunma makamının iş birliği söz konusudur. Savcının düzenlediği iddianamenin Mahkeme tarafından kabul edilmesi ile kovuşturma aşamasına geçilmiştir. Kovuşturma aşamasında ceza mahkemeleri görevli olacaktır.  Kovuşturma evresi son evredir ve kovuşturma aşamasının sonunda faile verilecek olan cezaya hükmedilecektir. Taksirle yaralama suçunda görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleri olacaktır.

Taksirle Yaralama Suçu Gözaltı ve Tutukluluk Hali

Gözaltı kararı savcının kararı ile şüphelinin polis ya da jandarma tarafından özgürlüğünün geçici bir süreliğine sınırlanmasını sağlayan karardır. Gözaltına alma karar için hâkim kararı aranmamaktadır. Göz altı kişinin özgürlüğünün sınırlandığı anda başlamaktadır. Dolayısıyla aslında şüphelinin yakalandığı anda gözaltı süresi başlamaktadır.

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 91.maddesinde gözaltına ilişkin düzenlemeler mevcuttur. İlgili maddeye göre gözaltı süresi yakalama anından itibaren 24 saati geçemez. Gözaltına alma, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olmasına ve kişinin bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığına bağlıdır.

Ceza Muhakemesi Kanununda yer alan bu düzenlemeye göre Taksirle yaralama suçunda Cumhuriyet Savcısının vereceği kararla şüpheli göz altına alınabilecektir. Tutuklama kararı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda en ağır koruma tedbiri olarak düzenlenmiştir.

Tutuklama kararı da gözaltı kararı gibi geçici bir koruma tedbiridir. CMK’nın 100. Maddesinde kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, soruşturma ya da kovuşturma evresinde şüpheli veya sanık için tutuklama kararı verilebilir. Ancak verilecek olan tutuklama kararı verilmesi beklenen ceza ve işin önemi ile ölçülü olmalıdır.

Ceza yargılamasında asıl olan sanık ya da şüphelinin tutuksuz bir biçimde soruşturma ya da kovuşturmasına devam edilmesidir. Dolayısıyla tutuklama hali her zaman bir istisnai nitelikte olan koruma tedbiridir Sadece adlî para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez. Dolayısıyla taksirle yaralamanın basit hali için tutuklama kararı verilemez.

Şikâyet Süresi, Zamanaşımı, Uzlaşma, Etkin Pişmanlık ve Görevli Mahkeme

Suçu Şikâyet Süresi ve Zamanaşımı (Taksirle Yaralama Şikâyete Bağlı mı?)

Taksirle adam yaralama suçu şikâyete tabi suçlardandır. Şikâyet süresi, suçun işlenmesinden ve failin öğrenilmesinden itibaren 6 aydır. Ancak birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, Taksirle yaralama suçunun birinci fıkra kapsamına giren basit hali hariç olmak üzere bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz. Taksirle yaralama suçu için dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Taksirle yaralama şikâyetten vazgeçme durumunda dosyanız düşer. Belli koşulların gerçekleşmesi halinde taksirle yaralama zamanaşımı süresi 12 yıla kadar uzayabilmektedir.

Uzlaşma

Ceza hukukunda uzlaşma Ceza Muhakemesi Kanunun 253. ve 254. Maddelerinde düzenlenmiştir ve suçtan mağdur olan kişinin suç şüphelisi ile anlaşması sonucunda ceza yargılamasının sona ermesidir. Uzlaşma şikâyetten vazgeçme değildir. Taksirle yaralama suçunun her hali uzlaşmaya tabi suçlardan biri olarak düzenlenmiştir. Uzlaştırma müzakereleri ve uzlaşma anlaşması, şartları varsa hem soruşturma aşamasında hem de kovuşturma aşamasında yapılabilir.

Etkin Pişmanlık

Etkin pişmanlık Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiş bir kişisel cezasızlık ya da ceza da indirime sebep olan kurumdur. Etkin pişmanlık hükümleri, Türk Ceza Kanunu’nda her suç tipi için düzenlenmemiştir. Kimi suç tipleri için öngörülen etkin pişmanlık hükümleri, kanunilik ilkesi gereğince yalnızca düzenlenmiş olduğu suç tipleri bakımından uygulanabilecek bir hukuki müessesidir. Taksirle Yaralama suçunun basit ve nitelikli halleri de dahil olmak üzere hiçbir hali için erkin pişmanlık kurumu düzenlenmemiştir.

Görevli Mahkeme

Taksirle yaralama suçunda belirlenen ceza sınırına göre görevli mahkeme Asliye Ceza mahkemesidir. Taksirle yaralama suçunun kanunda gösterilen basit ve nitelikli halleri de dahil olmak üzere her hali için görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleridir. Taksirle yaralama suçunun işlendiği takdirde dava Asliye Ceza Mahkemesinde görülecektir.

Taksirle yaralama ne demek sorusu sorulur heykelin olduğu yerde.

MANİSA 9. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ  2020/… E., 2023/… K., 04.05.2023 KARAR TARİHLİ CEZA DOSYASINDA:

19/08/2020 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan 25/06/2020 tarih 2020/16 esas 2020/33 karar sayılı Anayasa Mahkemesinin iptal kararı çerçevesinde iptal kararı tarihi itibari ile dosyamızın geldiği aşama nazara alınarak dosyanın sürüncemede kalmaması adına takdiren basit yargılama usulünün uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Mahkememizce ilk aşamada düzenlenen bilirkişi raporu ile çelişkileri giderme amaçlı düzenlenen bilirkişi raporundaki tespitlerin benzer olduğu nazar alındığında soruşturma aşamasındaki olayla örtüşmeyen bilirkişi raporuna itibar edilmediği,

Böylece işyerinde yüksekte yapılan çalışmalara yönelik toplu korunma tedbirlerinden olan güvenlik ağlarının olay yerinde kurulmadığı, kişisel koruyucu donanımlarından olan paraşüt tipi emniyet kemerinin ankraj ve yaşam hattı desteklerinin sağlanmadığı, yüksekte çalışmaların ehil bir gözetmen kontrolünde yürütülmediği, işverenin her türlü tedbirin alınmasında ve organizasyonun yapılmasında, gerekli araç ve gereçleri sağlamada eksiklerin olduğu, katılanın kendi kendine uygunsuz bir geçici platform kurması ve bu platformun üzerinden düşmesi ile işverenin işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izlemediği, denetlemediği ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlamadığı, işverenin risklerden kaçınmaya yönelik olarak toplu korunma tedbirlerini uygulamadığı, genel bir önleme politikası geliştirmediği, 3 metre üzerinde boşluk olduğu halde kazanın meydana geldiği alanda korkuluk, ağ, iskele vb. tedbir bulunmadığı, emniyet kemerinin askıda kalınabilecek noktaya bağlanması için dikey/yatay yaşam hattı kurulmadığı ve çalışanın talimat maddelerine uygun çalıştığının denetlenmediği, çalışanın talimata aykırı şekilde emniyet kemerini kullanmadığı, yaşam destek hattının eksikliği ile ilgili iş planlaması talep etmediği, ….. firmasına ait risk analizinde mevcut durumun değerlendirilmediği, tehlike ve riskin saptandığı, riskin kabul edilebilir risk seviyesine indirgenmesi için gerekli önlemlerin yazıldığı, önlemler sonrasında riskin yeni skorunun değerlendirildiği ancak önlemleri kimin alacağı (tamamına sadece işveren tanımlanmış), hangi terminlerde gerçekleşeceği (tamamına sadece sürekli tanımlanmış), kimin kontrol edeceği gibi durumların belirlenmediği, yine bu risklere bağlı önlemlerin alınıp alınmadığının belirtilmediği, ….. Firması tarafından Kaza/ Olay Raporu Formunun kayıt altına alındığı, ancak ilgili formun mevzuatın emrettiği şekilde benzer bir kazanın tekrarlanmasını önleyecek nitelikte düzeltici ve önleyici faaliyetlerin belirlenmediği, kazanın kök neden analizinin yapılmadığı, çalışanların yüksekte çalışma eğitimi almadıkları, yüksekte çalışmaya yönelik risklere karşı alınmış ve alınacak tedbirler hakkında bilgilendirilmedikleri, ……. SGK Sicil No ile çok tehlikeli sınıfta olduğu, katılanın da …. firması çalışanı olduğu, kaza tarihinde yürürlükte olan Çalışanların İş Sağlığı Ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik (15/05/2013 tarih ve 28648 sayılı Resmi Gazete) hükümleri kapsamında çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerinde çalışanın işe girişinde toplam 16 saat eğitimin verilmiş olması gerektiği, eğitim sürelerinin bütün olarak değerlendirilmesi esas olmakla birlikte dört saat ve katları şeklinde işyerindeki vardiya ve benzeri iş programları da dikkate alınarak farklı zaman dilimlerinde de değerlendirilebileceği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E. 2004/21-365 K.2004/369 sayılı “İşçi sağlığı, iş güvenliği ve yapılmakta olan iş nedeniyle işçinin eğitimi, bir kısım mevzuatı hükümlerini içerir belgelerin kendilerine verilmesini değil, eylemli olarak, bu bilgilerin aktarımı ve öneminin kavratılması ile sağlanabilir. Eğitimden sonraki aşama ise, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili önlemlerin alındığının ve uygulandığının denetlenmesidir.” şeklinde kararının bulunduğu, bu sebeple  iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin çalışanlarda iş sağlığı ve güvenliğine yönelik davranış değişikliği sağlamayı ve eğitimlerde aktarılan bilgilerin öneminin çalışanlarca kavranmasını amaçlaması gerektiği, çalışanın yüksekte çalışmalarda emniyet kemeri gibi temel bir önlemi kullanmıyor olması ile eğitimin mevzuatın öngördüğü amaca hizmet etmediğinin anlaşıldığı, yine yönetmelik kapsamında eğitim vermeye yetkili kişilerin işyerinde görevli iş güvenliği uzmanları ile işyeri hekimleri tarafından uzmanlık alanlarına uygun şekilde verilebileceği emredilmekteyse de, eğitimlerin GESK ile hiçbir bağlantısı olmayan C Sınıfı iş güvenliği uzmanı ….. Tarafından verildiği, C sınıfı bir uzmanın çok tehlikeli sınıfta bir işyerinde tek başına bir uzman olarak hizmet veremeyeceği, eğitimlerin …. firmasına A ya da B sınıfı iş güvenliği uzmanı tarafından verilmesi, bunun da asıl işveren tarafından kontrol edilmesi gerektiği, ayrıca asıl işveren tarafından alt işverenlerin çalışanlarının mesleki eğitimlerinin olup olmadığının da kontrol edilmediği, Tehlikeli Ve Çok Tehlikeli Sınıfta Yer Alan İşlerde Çalıştırılacakların Mesleki Eğitimlerine Dair Yönetmelik gereği bu tür işlerde çalışacakların işe alınmadan önce, mesleki eğitime tabi tutulmalarının  zorunlu olduğu, katılanın 7114.07 İnşaat Kalıpçısı (Ahşap) meslek adı ve kodu ile işe girişinin yapıldığı ve ilgili yönetmeliğe göre yapı işlerinde çalıştığı, mesleki eğitimi olmadan çalıştırılmasının yasak olduğu işte çalıştırıldığı, katılanın mesleki yeterlilik belgesinin olmadığı, katılanın yüksekte çalışma esnasında kendisine teslim edilen kişisel koruyucu donanımı doğru olarak kullanmadığı, çalışma alanında uygunsuz bir geçici platform üzerinde kendi hareketi nedeni ile kendi güvenliğini tehlikeye atacak şekilde emniyetsiz davranışlarda bulunduğu, dosya kapsamında bulunan noter onaylı iş sağlığı ve güvenliğine yönelik öneri ve tespit defter nüshalarından 14.03.2016, 30.03.2016, 05.04.2016, 13.04.2016, 03.05.2016 ve 17.05.2016 tarihlerinde yapılan saha gözetimlerinde çalışanların emniyet kemeri kullanmadıkları, saha denetimlerinin sıklaştırılarak çalışanların emniyet kemerlerini kullanmalarının sağlanmasına yönelik işverene bildirimde bulunulduğu, is güvenlik kurulu tarafından bu hususun ivedilikle çözümlendirilmediği, nitekim 26.05.2016 tarihinde de emniyet kemeri kullanılmadığı için kazanın gerçekleştiği, asıl işverenin alt işveren işçileri üzerinde etkin bir denetim organizasyonu kurmadığı, sürekli gözetim yükümlüğüne uygun davranmadığı, işyerinde talimatlarla kurulduğu görülen iş güvenliği kurallarına uygun hareket edilip edilmediğini denetlemediği, uygunsuzlukların giderilmesini sağlamadığı, uygun şekilde toplu korunma tedbirlerinin alınmadığı gibi çalışanlara zimmetlenen emniyet kemerlerini bağlayabilecekleri uygun yaşam hatlarının kurulmadığı, çalışanlara özellikle yüksekte çalışmaya yönelik güvenli çalışma eğitiminin verilmediği, işveren tarafından yüksekte çalışmanın ehil bir kişinin gözetim ve kontrolünde yapılmasının sağlanmadığı, boşluklarda standartlara uygun korkuluk sistemlerinin kurulmadığı, korkulukların 125kg lık yüke dayanacak şekilde olmadığı, katılanın 3. Kattaki geçici çalışma platformunun yeterli sağlamlık ve dayanıklılıkta olmadığı, işveren tarafından çalışma yerinin sağlamlık ve dayanıklılığının kontrol edilmediği, gözetim ve denetim eksikliği olduğu anlaşılmakla, sanıklar ….. ve …..’un asli kusurlu davranışlarla kazanın gerçekleşmesinde etkili oldukları, yine katılanın da ise tali kusurlu davranışı ile olayda etkili olduğu kanaati ile uzlaştırmacı raporundan uzlaşmanın gerçekleşmediğinin de anlaşılması nedeni ile sanıklar ……ve ……hakkında Katılan ……’ya karşı taksirle yaralamaya neden olma suçunu işlediği iddiası ile eylemine uyan TCK’nin 89/1 ve 89/2-b maddeleri uyarınca cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmış ise de; yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması nedeniyle sanıkların 5271 sayılı CMK’nun 223/2-a maddesi gereğince AYRI AYRI BERAATLERİNE,

Taksirle yaralama ne demek sorusuna cevap aranır önünde kağıt ve kalem olan adamın olduğu yerde.

Sık Sorulan Sorular

Taksirle yaralama sicile işler mi?

Cezanın hükmü kesinleşmiş ve onama sağlanmış ise taksirle yaralama suçu sicile işlenecektir.

Taksirle yaralamada uzlaşma nasıl olur?

Taksirle yaralama suçu uzlaşma olabilecek suçlardandır. Kovuşturma zamanında olmak kaydı ile taraflar uzlaşır iseler sonraki süreçlere gerek kalmayacaktır.

Taksirli suçlar nelerdir?

Taksirle ÖldürmeTCK m.85
Taksirle YaralamaTCK m.89
Taksirli İflasTCK m.162
Genel Güvenliğin Taksirle Tehlikeye SokulmasıTCK m.171
Atom Enerjisi ile Taksirle Patlamaya Sebebiyet VermeTCK m.173/2
Trafik Güvenliğini Taksirle Tehlikeye SokmaTCK m.180
Çevrenin Taksirle KirletilmesiTCK m.182
Zehirli Madde Katma Suçunun Taksirle İşlenmesiTCK m.185/2
Çocuğun Soy Bağını Değiştirme Suçunun Taksirle İşlenmesiTCK m.231/2
Taksirle Askeri Tesislerin Tahribine Neden OlmakTCK m.307/3
Savaş Zamanında Yükümlülüklerini Taksirle Yerine GetirmemeTCK m.322/2
Devletin Güvenliğine ve Siyasi Yararlarına İlişkin Bilgileri Taksirle AçıklamaTCK m.329/3
Yasaklanan Bilgileri Taksirle AçıklamaTCK m.336/3
Taksir Sonucu Casusluk Fiillerinin İşlenmesiTCK m.338

Ankara Hukuk Bürosu olarak ceza hukuku ve diğer davalarda uzman ekibimiz ile danışmanlık hizmeti veriyoruz. İletişim sayfamızdan hemen bizlere ulaşın!

1